24 Mayıs 2012 Perşembe

Lady Dior

Biliyorum her kadın çanta düşkünüdür ama benimki artık hastalık boyutuna ulaştı sanırım. Bir sürü çanta aldığım gibi birde almadığım ama her fırsatta girip mağazaya merhaba dediklerim var :).

Bunların başında da benim için çantaların şahı olan Lady Dior gelir. Kendisinin fiyatının 7 Bin TL olmasından dolayı almıyorum, alamıyorum da diyebiliriz tabi:). Ama ziyaretini aksatmam. Nişantaşı Beymen'de cafenin olduğu taraftaki kapıdan girerseniz hemen sizi karşılar kendisi zaten . Öyle sıcakkanlı, öyle şeker yani. Şunun asaletine, güzelliğine bakarmısınız.


Siyah kolleksiyonun ağırbaşlı kızı. Ama bir çok renk seçeneğide var.
Neyse kendisi yetmiyormuş gibi bugünki olağan ziyaretim sırasında piton yılanı derisinden yapılmışını gördüm Beymen'de. Allahım o nasıl bir güzellik, görmelisiniz. Aklımı başımdan aldığı için resim çekmeyi unutmuşum ben, onun için size gösteremiyorum. Görseniz sizde bayılırsınız, ben size o kadar diyim. Kendisinin fiyatıda 12 Bin TL imiş. Ama fiyatı size çokmuş gibi gelmesin, çünkü bu çanta vintage olacakmış ve bizden sonraki 2. hatta 3. kuşağımız bile rahatlıkla takarmış. Satış görevlisi beyefendi öyle dedi:). Allahtan sadece iki tane gelmiş. Bu iyi haber. Uzun süre orda kalmazlar,  bende acı çekmem :).


Gamze'ye Not ; Reed Krakoff çantalar 2.750 TL

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Tiyatro Krek, Bayrak


Berkun Oya ve Ali Atay tarafından 99 yılında kurulan Krek Tiyatro Topluluğu, uzun zamandır duyduğum, gitmek istediklerim ama bir türlü fırsat yaratamadıklarım arasında yerini alıyordu. Sezonun bitmesine 10 gün kala başardım.
Güzel Şeyler Bizim Tarafta ve Bayrak adlı oyunlara gitmek istiyordum. İlkine bilet bulamadım ama zaten o daha yeni bir oyun olduğu için gelecek sezon giderim diye düşünüyorum. Bende Bayrak'a bilet aldım. İki kişilik bilet almıştım ama bu sezon aldığım biletlerin yarısında yaptığı gibi bunda da beni ektiği için Cem gelmedi ve ben yalnız gittim. (Hahahaha, duymasın Bursa'daydı yetişemedi)
Krek, Santral İstanbul'da. Şimdiye kadar oraya da gidememiştim. Çok hoşuma gitti. Çok sakin ve güzel bir Mayıs akşamıydı. Önce Tamirane'ye oturdum ve yemek yedim. Yemekler hakkında çok yorum yapamayacağım.  Çünkü ızgara tavuk yedim. Bir ızgara tavuk ne kadar lezzetli olabilirse o da o kadar lezzetliydi işte:)
Sonra tiyatroya geçtim. Zaten karşı karşıyalar Tamirane'yle.
Oyunun detaylarına çok girmek istemiyorum. Önümüzdeki sezon oynayacaksa eğer mutlaka gidilmesi gereken bir oyun çünkü. Bence tabii :)
Oyunda anne ve baba rolünde Köksal Engür ile Ayten Uncuoğlu oynuyor. Ağabey rolünde Okan Yalabık, kardeş rolünde Ozan Çelik, kardeşin eşi rolünde Canan Ergüder ve son olarakta Ulaş Tuna Astepe oynuyor.
Benim için ilginç bir deneyimdi. İlk ilginçlik oyunun bir filmle başlaması oldu . Köksal Engür ve Ayten Uncuoğlu bir film karesiyle açılışı yapıp beni hayran bıraktılar sonra da sahneyi genç oyunculara bıraktılar diyebilirim.
Diğer ilginç durum oyun camekanın içinde oynanıyor, size oyun başlamadan önce kulaklıklar dağıtılıyor ve siz oyunu kulaklıkla dinliyorsunuz. Oyuncularda mikrofonla oynuyorlar. Dolayısı ile kalp atışlarına kadar her sese hakimsiniz.
Ayrıca oyunda flashbackler kullanılmış. 4 saat önce, 3 gün önce gibi geri dönüşler var. Bu geri dönüşler oldukça zaten olaylara açıklamalar geliyor ve anlamlanıyor.
Küçük bir özet geçmek gerekirse, kocasından bulamadığı şefkati, anlayışı ve aşkı başkasında bulan bir kadının önüne geçemeyip yasak bir ilişkiye adım atması sonucunda gelişen olaylardan bahsediliyor diyebiliriz. Ama böyle yazınca yanlış anlaşılmasın karşımızda bu aldatma olayının yarattığı gerginlik, psikolojik ve fiziksel şiddeti anlatan son derece sert bir oyun var.  Şiddetin her türlüsünü siz de iliklerinizde hissedebiliyorsunuz. Bol entrikalı bir oyun. Ve bence en önemlisi oyundan çıktıktan sonra bile üzerinde sizi saatlerce düşündürmesi. Hatta günlerce diyebilirim, ben hala karakterlerle fikir alışverişi içerisindeyim :)
İki büyük usta dışında eş ve abi rollerindeki Canan Ergüder ve Okan Yalabık'a hayran olmamak elde değildi. Oyunun inanılmazı Canan Ergüder'di, döktürdü resmen. Bundan sonra onun ismini gördüğüm oyuna giderim ben arkadaş :). 
Okan Yalabık'ı daha önce 39. Basamak adlı oyunda seyretmiştim zaten. Burada da  rolünün hakkını fazlasıyla vermişti. 
Bir tek Canan Ergüder'in sevgilisi rolündeki Ulaş Tuna Astepe'ye bayılmadım. Çünkü oyunda gördüğümüz o tutkulu kadının, kocasına rağmen aşık olup böyle bir ilişki yaşayacağı karizma ve özelliklere sahip bir erkeği oyunculuğu ile bize yansıtamadı.
Sonuç iyi yazılmış, iyi oynanmış bir oyun, takip edilesi yazar, yönetmen ve oyuncular diyorum ben.

Oyun boyunca sizi etkileyen ve sarsıp düşündüren o kadar çok replik var ki. Bazılarını yazmak istedim.

“İki kişiyi sevebilir insan ama sadece birinin hatırası gerçektir kalbinde…”
"Senin kardeşinin sevgisi havada uçuşan bir poşet.."
"Oltalar suyun altında karıştı..."
"Sevdiğinizin sevdiği kişiye zarar verir miydiniz?.."

Son yazdığım replik beni en sarsanlardan biriydi. Sevdiğinizin sevdiğine zarar verebilmek. Yaşadığımız coğrafyada insanların, ve tabiki özellikle erkeklerin, sevdiklerini söyledikleri kadınlara ne kadar kolay kıydıklarını görüyoruz. Bir de bunun ikinci aşamasını düşünemiyorum bile.
Sonra aklıma şu takıldı. Genelde bu tarz şiddet olayları, okuduklarımdan çıkardığım kadarı ile bizim gibi az gelişmiş (yada kibar tabirle gelişmekte olan ) ülkelerde daha çok oluyor. Ve bu tarz olaylar hakkındaki yorumlar dönüp dolaşıp cahilliğe, eğitimsizliğe bağlanıyor ya. Bize vicdanı, aşkı, sevmeyi okullarda mı öğretiyorlar ?

Ben bu sorunun cevabını bulamadım, bulan varsa bana da söylesin.



Dünden Sonra, İstanbul Modern

Bu aralar yeni merakım fotoğrafçılık. 

Uzaktan bakınca hoş gözüküyor ama gerçekten sevecek miyim, devam edecek miyim şimdilik bilmiyorum. 6 derslik bir başlangıç kursuna başladım .Pazartesi ilk ders vardı. Genel bir tanışma vs. şeklinde geçti. Bundan sonraki derslerde makine ile daha haşır neşir olacağız. 2 de fotoğraf çekimi için gezi yapacakmışız.
Kursun sonunda devam etmek istediğime karar verirsem kendime profesyonel bir makine alacağım, şimdilik Devrim'den aldım. 

Neyse efendim, yeni merakımla ilgili internette gezerken, İstanbul Modern'deki sergiyi gördüm ve bahsetmek istedim. İstanbul Modern, kuruluşundan bu yana oluşturduğu fotoğraf kolleksiyonundan  bir şeçkiyi 3 Haziran'a kadar sergileyecekmiş. İstanbul Modern'in sitesinde yazdığına göre, Osmanlı'dan günümüze uzanan süreçte Türkiye'de fotoğrafın teknik ve kavramsal gelişimini ortaya koyuyormuş. 

İlgisi olanlara bi gidip bakmalı derim ben . 

Fotoğrafları İstanbul Modern'in sayfasından aldım. 


               İbrahim Zaman, Gaziantep 1982   Sabit Kalfagil, Nemrut Gölü, Bitlis, 1976

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Gezlong

Yaz geliyor, tatil zamanı da geliyor. Aklım fikrim tatilde. Tatil deyince aklıma gelen sitelerden biri Gezlong. 
Bu siteyi çok seviyorum. Özellikle şu sıralar tatil hayalleri kurarken daha bi güzel geliyor :)
Türkiye veya yurtdışında bulunan değişik otellerde indirimli konaklama imkanı sunuyor. Davet sistemi ile çalışan bir site.
Sitenin beğendiğim özelliği, yer alan oteller site editörleri tarafından görülmüş yerler. Ve şimdiye kadar gördüğüm kadarıyla gayet güzel oteller ile igili teklifler var. Bakıp beğenmediğim pek olmuyor benim:)
Tabii satın almak düşünceniz varsa  hızlı davranmanız gerekiyor. Teklifler ortalama 1 hafta sürüyor ama o zamana kadar çoktan tükenmiş oluyor.

Siteye bir göz atın derim. GEZLONG


                                                     Ahhh ahhh, burda olmak vardı :)

Reed Krakoff

Reed Krakoff çantaları ilk kez geçen gün internette dolaşırken gördüm.
Benim çok hoşuma gitti. Paylaşmak istedim.
Beymen'lerde bulunabiliyormuş kendileri :). İlgilenenlere duyurulur.






3 Mayıs 2012 Perşembe

Red Kit İstanbul'da



Bugün okuduğum bir haber, küçükken en sevdiğim çizgi filmlerden olan Red Kit'in sergisi açılıyormuş.

Sergi, 10 Mayıs - 17 Haziran tarihleri arasında Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde. Çizgi roman araştırmacısı Didier Pasamonik kuratörlüğünde Vahşi Batı'nın yalnız kovboyunun orjinal çizimleri, karakterlerin oluşum süreci, çizgi roman endüstrisinin gelişimi, Red Kit evreninin perde arkası , Red Kit'e özgü dünya görüşü ve korsan çizimli albüm kapakları, İzzet Günay-Sadri Alışık'lı sinema afişlerine kadar çok geniş bir yelpaze sunulacakmış.

Ben çok merak ettim. Görülmeye değer olacağını düşünüyorum.

Yapı Kredi Kültür Merkezi Beyoğlu'nda. İstiklal caddesi No 161 - 161A'da.




Big Chefs





Big Chefs'de Mojitofest başlıyormuş . Toplam 12 şubesinde 4 ay boyunca değişik tariflerle yapılan mohjitolardan deneme şansımız olacakmış.

Mojito severlere duyurulur.

1 Mayıs 2012 Salı

Melissa

Vivienne Westwood Melissalar size bayılıyorum :)



Set Balık

İstanbul'da yaşayıp da Set Balık'ı duymayan çok az kimse vardır herhalde. Ben gene de anlatayım istedim. Set Balık fiyat ve lezzet olarak birbirinin tersi hareket eden harika bir balık lokantası. Yediğiniz birbirinden lezzetli onca şeyden ve içtiğiniz içkiden sonra hesabın adam başı 60 TL gelmesi bir İstanbul balık lokantası için bence çok süper.  Yediğiniz tatlar ise muhtemelen daha önce çok da bi yerde karşılaşmadığınız cinsten.
Bir olumsuz tarafı mekan. Kireçburnu'nda , denizin dibinde ama bizim yemekhaneden hallice bir görüntüsü var ve oldukça gürültüsü mevcut. Ama lezzetleriyle kendini affettiriyor:)
Biz daha önceki birkaç gidişimizde kendimiz bildiğimiz şeylerden sipariş etmiştik. Bu sefer kendimizi garsona bıraktık. İyiki de bırakmışız. Mutlaka tavsiye ettiklerim ;

                       

                                                                      Balık Fajita

                                                                  Susamlı Levrek

                                                                        Balık Mantı

                                                     Deniz ürünleriyle dolu patates köfte

                                                   En favorim, tatlı ekşi soslu karides topları

                                                                       Ve Volkanik


Resmini çekmediğim iki ara sıcak vardı.
Birincisi, en zayıf notu alan balık döner idi. Ben bakmadım tadına ama masa ahalisi birer çatal alıp bıraktı. Kimse sevmedi. Tabii zevk meselesi.
İkincisi, balık kokoreç vardı, benim için fazla iddialı olduğu için tadına bakmadım ama kendisi beğenildi.

Bir de küçük not, buradan çıkışta benim gibi az içtim birşey olmaz demeyin. Adım başı polis kontrolü var. Yasal sınır 51'miş. Benimki 54 çıktığı için, caaannnııımmm ehliyetim 6 ay gitti :(
Bir daha mı?  Tövbeler olsun :)